Dolar
40,1096
Euro
47,0383
© 2025 Trenton News - Türkiye'de Yaşanan Haberler
Haber Yazılımı: Aladağ Bilişim

Ağır Felçli Bireyler İçin Yenilikçi Beyin-Bilgisayar Arayüzü Teknolojisi

Ağır felçli bireyler için neredeyse doğal konuşmayı sağlayan yenilikçi beyin-bilgisayar arayüzü teknolojisi hakkında detaylar. Hayat kalitesini artıran çözümler.

Yayınlanma
4 Dk Okuma Süresi

Uluslararası araştırmacılar, özellikle ağır felç geçirmiş bireylerin iletişim yeteneklerini önemli ölçüde geliştirmelerine olanak tanıyan öncü bir beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) teknolojisi geliştirdiler.

Bu yeni sistem, konuşma nöroprotezleri alanında devrim niteliğinde bir adım olarak kabul ediliyor ve düşüncelerin sese dönüştürülmesinde karşılaşılan temel engeli aşmayı hedefliyor: konuşma girişimleri ile gerçek zamanlı ses çıkışları arasındaki gecikmeyi minimize etmek.

Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan bu çalışma, yapay zeka teknolojisinin gücünü kullanarak beyin sinyallerinin neredeyse anında konuşma haline dönüştürülmesini sağlıyor.

Beyin aktiviteleri, duyulabilir ve akıcı bir konuşma olarak gerçek zamanlı şekilde dışa aktarılıyor ve bu sayede duraksamalara yol açmadan sürekli bir iletişim akışı mümkün hale geliyor.

Bu teknolojik gelişme, Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından desteklenmekte olup, özellikle iletişim kaybı yaşayan bireyler için umut vaat ediyor.

Algoritmalar, Apple ve Google’ın sesli asistanlarında kullanılan yapay zeka modellerine benzer şekilde, beyin sinyallerini çözerek doğal ve kişiselleştirilmiş konuşma akışını oluşturuyor.

Kullanılan cihazlar, hem invaziv olmayan yüzeysel sensörlerle yüz kaslarının aktivitesini izleyebiliyor hem de beynin yüzeyine veya içine yerleştirilen elektrotlar aracılığıyla daha karmaşık ve hassas sinyal analizleri yapabiliyor. Doktora öğrencisi ve çalışmanın ortak yazarı Kaylo Littlejohn bu teknolojinin esnekliğine vurgu yaparak, algoritmanın güvenilir sinyaller elde edildiği sürece farklı beyin izleme düzeneklerine kolayca uyum sağlayabildiğini belirtiyor.

Nasıl Çalışıyor?

Bu gelişmiş nöroprotez, beynin motor korteksinde konuşmayı kontrol eden sinirsel aktiviteleri algılayıp, bunları anlamlandırarak kelimelere dönüştürüyor.

Birey düşünce aşamasında iken, bu sistem devreye girerek, kişinin ses kaslarını hareket ettirmesine gerek kalmadan konuşma seslerini üretmeye başlıyor.

Sistem eğitimi sırasında, katılımcı sessizce cümleler söylemeye çalışırken beyin aktiviteleri detaylı biçimde kaydediliyor.

Yapay zeka modelleri, bu verileri kullanarak eksik ses detaylarını tamamlıyor ve doğal bir konuşma çıktısı oluşturuyor.

Ayrıca, katılımcının öncesine ait sesleri referans alarak, üretilen konuşmanın kişisel ve tanınabilir olmasını sağlıyor. Önceki teknolojilere kıyasla, bu sistem yaklaşık 8 saniyelik gecikme yerine, bir saniyeden kısa sürede duyulabilir ve anlamlı konuşma üretme kapasitesine sahip.

Bu hız ve doğruluk seviyesi, teknolojinin gerçek zamanlı iletişimde üstün performans gösterdiğini kanıtlıyor.

Deneylerde, katılımcılar NATO fonetik alfabesindeki kelimeleri (örneğin, “Alfa”, “Bravo”) sentezlemeleri istendiğinde, sistemin eğitim verisi olmadan bile başarılı sonuçlar verdiği gözlemlendi.

Bu durum, teknolojinin geniş kelime dağarcığı ve farklı dil yapılarıyla uyum sağlayabileceğinin göstergesi olarak kabul ediliyor.

Gelecekteki çalışmalar, konuşmanın duygusal tonunu ve ifadesini daha gerçekçi hale getirmeye odaklanacak.

Perde, ses seviyesi ve duygusal varyasyonları yansıtarak, iletişimi daha doğal ve etkileyici kılmayı amaçlayan bu teknolojik gelişmeler, iletişim engelleri yaşayan bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.

Ekibin hedefleri arasında, sesin tonunu ve duygusal nüanslarını algılayıp yeniden oluşturabilecek gelişmiş modeller geliştirmek bulunuyor.

Bu sayede, iletişim yalnızca kelimelerden ibaret olmaktan çıkıp, duyguları ve niyetleri de içeren daha zengin ve anlamlı hale gelecek.

Sonuç olarak, bu yenilikçi teknoloji, iletişim kaybı yaşayan bireyler için yeni bir iletişim köprüsü kurarken, aynı zamanda yapay zeka ve nörolojik bilimlerin sınırlarını zorlayan önemli bir adım olmayı sürdürüyor.

Daha fazla geliştirme ve klinik uygulamalarla, bu sistemler hayatı daha erişilebilir ve anlamlı kılmayı amaçlıyor.